Desing by @dijitaleller.com

HİÇ KİMSE

“HİÇKİMSE”

Kimseyle yakınlık kuramayan, bütün çabalarına rağmen sosyal hayata giremeyen 45 yaşındaki Erkut; kendi kendisiyle kavgasını bitirememektedir.

Aile, toplum, devlet ve tanrı inancını sorgulayan Erkut, bir klinikte tedavi görmektedir. Doktoru Zeynep Hanım'ın çabalarına rağmen umutsuzluğa yenik düşer. Varlık ve hiçlik arasında sıkışan Erkut, hayatını sonlandırmak istemektedir. Doktor Zeynep ise kendisine öldürebilecek en güçlü adaydır. Doktor Zeynep, iyileştirmek istediği hastasının yaşamını sonlandırmasına neden olacak ve Erkut ile aynı süreci yaşamaya başlayacaktır. Bu döngü içinde bocalayan sadece Erkut değildir. Evren ve küçük genç gezegendeki düzensizlik içinde tekrarlanan düzende çırpınan ve hep aynı sonu yaşayan insanlıktır.
Eser: Adnan Büyükbaş Oyunlaştıran, yöneten: Tanya Aksu Gökdeniz Dekor, kostüm: Harika Derya Erten Müzik: Vurgun Deniz Afiş: Gülşah Ünsal Oynayanlar: Hasan Fehmi Gökdeniz, Tanya Aksu Gökdeniz
7_4_afis_jpeg-(2)

7.4

7.4

1990’lı yıllar önemli siyasal ve toplumsal olayların yaşandığı yıllardır. Bir yandan kapitalizm günlük yaşantımızdaki etkisini arttırarak hissettirmekte, kendi kadın ve erkeğini yaratmakta; diğer yandan da arkası kesilmeyen terör olayları, faili meçhul cinayetler ve katliamlarla toplum durmaksızın gerilmektedir. 17 Ağustos 1999 Depremiyle de bu gerilim zirveye ulaşır. Depremle Marmara Bölgesi öyle şiddetli sarsılmıştır ki, bıraktığı acılar ve yarattığı maddi kayıplarla günümüz toplumuna ve siyasetine yön vermiştir.

Yerküre organik bir bütün… Bir ucundaki ağacın yaprağının salınması bambaşka bir yerde fırtına koparır. Bu bütünde birilerini aşağı iterseniz bilerek ya da bilmeyerek, alet olarak ya da taraf olarak; kuşkusuz o da sizi paçalarınızdan aşağı çekecektir günü geldiğinde…
Muteber Yalova'nın köylerinden birinde yaşamını sürdürmek ve çocuklarını okutabilmek için çabalarken cumhuriyet gazetesine konu olmuştur hikayesiyle…1999 depremine türlü sarsıntılarla gidilen bu dönemde Yalova da yaşayan dönemin yerel siyasetçileri ve kadınlarının Muteber için bir şeyler yapabilme çabaları saat 03. 02 de son bulacaktır. O'nun hikayesi büyük resmin kendisidir aslında…

oteki-insan-tiyatro

ÖTEKİ İNSAN

ÖTEKİ İNSAN

Yeni Oyun Öteki İnsan

Yönetmen ve Kadro Değişikliği ile Yeniden Sahneleniyoruz

Geçmişin yüklerinden paralize olup şimdinin tehdit edici bellek yitimine teslim olmuş ve bu zaman dilimine sıkışıp kalmış iki insan... Bir kadın ve bir erkek... Yaşadığımız modern çağda hangimiz yüzleşme cesareti gösteriyor balçığa batmış hayatıyla? Kim kırabiliyor hayatının trajikomik ve anlamsız kısır döngüsünü? Peki, bu anlamsızlık insanoğlunun değiştirilemez yazgısı mıdır? Neden hep öteki iledir derdimiz? Birbirini hatırlamaya çalışan fakat her uğraşta bir kez daha yenilen iki insanın öyküsü. Öteki insan...

KÜNYE

YAZAN. PYOTR GLADILIN ÇEVİREN: . HÜSEYİN MEVSİM YÖNETEN : RABİA KAYA GENEL SANAT YÖNETMENİ : TANYA AKSU GÖKDENİZ DEKOR KOSTÜM: HÜSEYİN BAKADUR MÜZİK ÖYKÜ NALBANT IŞIK . HÜSEYİN BAKADUR OYUNCULAR EFSUN AKKURT CENK DİNÇSOY

 

üçgen-tiyatro-oyunu

ÜÇGENİN DÖRDÜNCÜ KÖŞESİ

ÜÇGENİN DÖRDÜNCÜ KÖŞESİ
Sosyal hayatta varlığını ispat edemeyen 45 yaşındaki Erkut; toplum ile psikolojik savaş
halindedir… Üretken olacağını düşünerek oturduğu apartmanın kendi dairesine ait
kömürlüğüne yerleşir ve orada yaşamaya başlar. Toplum bilincini tuvaline aktarmak,
kavramları somutlaştırabilmek tek hedefidir. Ancak beklenmedik bir ziyaretçisinin ortaya
çıkışı, kendi iç dünyasındaki düzenini alt üst eder. 45 yaşlarındaki tornacı Yusuf’un yaşam
felsefesi Erkut’un geçmişini, kimliğini ve düşüncelerini yeniden sorgulamasına neden olur.
Erkut ve Yusuf un yaşadıkları fikir çatışması Yusuf’u Erkut’a, Erkut’u da Yusuf’a dönüştürmeye
Bu döngü içinde bocalayan sadece Erkut değildir. Evren ve küçük genç gezegenimizdeki
düzensizlik içinde tekrarlanan düzende, çırpınan ve hep aynı sonu yaşayan insanlıktır.
Yalnız-Başaklara-Azgın-Boğa

YALNIZ BAŞAKLARA AZGIN BOĞA

OYUNUN KONUSU

Mutluluğu bulamamış, elli yaşlarında yalnız iki kadın. Biri oldukça varlıklı diğeri ise geçimini verdiği özel İngilizce dersiyle sağlamakta... Varlıklı olan kadın kendi deneyimlerinden yola çıkarak arkadaşının da günübirlik ilişkilerle mutluluğu yakalayabileceğine inanır. Bu hizmeti karşılayacak bir erkek bulup onu davet eder. Davetine karşılık çok geçmeden çalan kapı zili ile beklenen eğlence başlamış olur ya da kadınlar öyle zanneder. Bu zil aslında tüm yanlış anlaşılmaları başlatan bir habercidir. Bunlar öyle yanlış anlaşılmalardır ki, yalnızlıklarına çare arayan kadınlara çareyi ne kadar yanlış yerde aradıklarını, hayata tutunabilmek için sıkı sıkıya sarıldıkları doğruların aslında tek doğru olmadığını anlatır onlara. Erkek ise bu yanlış anlaşılmanın içinde bile böyle gelmiş böyle gider anlayışıyla kendi hayatındaki belkilerle yaşamaya devam eder. Fakat tam da bu “belkiler” olur kadınları değişime iten. Erkek yalnızlığına gömülürken hayatını beklemede tutan karasızlığıyla baş başa kalır.

Tüm yaşanan karışıklıklar çözümlenirken iki kadın da kabullenemedikleri yalnızlıklarının şimdi onları nasıl sakinleştirip özgür bıraktığını fark etmeye başlarlar.

 

OYUNUN KÜNYESİ

ESER: ALEKSANDER GALİN

ÇEVİRMEN: HÜSEYİN MEVSİM

UYARLAYAN – YÖNETEN HASAN CAN TÜRKKANI

DEKOR: MURAT ÇELİK

KOSTÜM: GÜNEŞ ÖZBEK

IŞIK: HÜSEYİN BAKADUR

REJİ ASİSTANI: GÖZDEHAN CAVLUN

AFİŞ TASARIMI

AYŞEN BALOĞLU AKYOL/ SELÇUK MUTLU

OYNAYANLAR

TANYA AKSU GÖKDENİZ

ARZU SURİÇİ KİREÇÇİ

YALIN TARHAN

TÜRÜ: KOMEDİ- TEK PERDE / 75 DK

PAZAR KEYFİ

PAZAR KEYFİ

İbrahim ve Filiz aynı tiyatroda oyuncu olarak çalışan evli bir çifttir. Tiyatro oyunlarının olmadığı bir pazar günü pazar keyfi yapmaya karar verirler. Ancak onların pazar zannetikleri gün pazar günü değildir...

Pazar keyfi adlı oyunun içeriğine bütünsel olarak baktığımızda deneysel bir örgüyle donatılmış olduğunu görürüz. Doğalcı (Natüralist) Tiyatro akımı ana tema olup, bu tema üzerine; seyirci katılımıyla birlikte inşa edilen interaktif tiyatro anlayışı, epik tiyatro anlayışı ve gelenekçi tiyatro anlayışı farklı epizodlar da işlenerek karma bir sunum oluşturulmuştur.
Birbirinden farklı bu üç epizod ise, insanın gerilen ve kaynaşan yönünü anlatan alternatif tiyatro yapısıyla kısmen bütünleştirilmeye çalışılmıştır.
Oyuncular; Tanya Aksu Gökdeniz,  Hasan Fehmi Gökdeniz

Bir milletin güzel söyleyiş kudreti edebiyatında; edebiyatın da en canlı ifadesi tiyatrosunda belli olur.

William Shakespeare

DEVRİ ALEM OYUNCULARI

  • MUTEBER

    O’nun hikayesi büyük resmin kendisidir aslında…
  • ÖTEKİ İNSAN (YENİ OYUN)

    Evinde yalnız, umutsuz, geçmişiyle bağını neredeyse unutkanlık düzeyinde koparmış kadının kapı zili çalar...
  • HİPNOZCU

    Hipnozcu tartışan çifti aynı anda hipnoz ederek hafızalarını siler, sevgi telkininde bulunur. Dünya savaşlarına sebep olan ve hak ettiği parayı da bırakarak evden ayrılır.

HİÇKİMSE - ŞAŞIRTICI OYUN

Kimseyle yakınlık kuramayan, bütün çabalarına rağmen sosyal hayata giremeyen 45 yaşındaki Erkut; kendi kendisiyle kavgasını bitirememektedir. Aile, toplum, devlet ve tanrı inancını sorgulayan Erkut, bir klinikte tedavi görmektedir. Doktoru Zeynep Hanımın çabalarına rağmen umutsuzluğa yenik düşer. Varlık ve Hiçlik arasında sıkışan Erkut, hayatını sonlandırmak istemektedir. Dr Zeynep ise kendisine öldürebilecek en güçlü adaydır. Döngü içinde bocalayan sadece Erkut değildir. Evren ve küçük genç gezegenimizdeki düzensizlik içinde tekrarlanan düzende çırpınan ve hep aynı sonu yaşayan insanlıktır.

PARTNERLER VE DESTEKÇİLER

Hiç kimse adlı oyunu mutlaka izlemelisiniz. Tavsiyemdir.

TURGAY ATALAY

OYUNCU
“Devr-i Âlem Oyuncuları” bir çığır açıyor, bundan sonrakiler, onların tiyatro disiplininde, onların izine basarak peşlerinden giderlerse, Türk Tiyatrosu yakın zamanlarda kendisinden çok daha başka söz ettirecek, seyircinin, ‘bitse de gitsek!’ usanmışlığı kalmayacak… Kendisini seyircisine nefes aldırmadan izlettirecek! Şaşırtacak!

DURSUN BERKOK

GAZETECİ

Mehmet Konuk

Uzm. Psikolojik Danışman
Hiç Kimse, çok rahat okunan, akıcı bir üslupla yazılmış, sosyolojik problemlerin insan psikolojisine tesir eden yanlarını dile getiren, bu problemlerle ilgili olarak derinlemesine sancı çekmeye ve düşünmeye sevk eden güzel bir eserdir.
PARTNER

facebook

2100

Twitter

50

Youtube

Blog

ÇIK